5 Nisan 2015 Pazar

MART AYINDA NELER YAPTIM? :)

Nisan ayının ilk Pazarını temizlik sonrası keyfiyle uğurlarken, Mart ayında hayatıma kattığım güzel şeylerden nasiplenin diye, size önerilerimi sunmak istedim. Mart ciddi anlamda dolu dolu geçti benim için. Çok güzel kitaplar okudum, çok güzel filmler ve tiyatro oyunları izledim.. Barış Bıçakçı'dan "Baharda Yine Geliriz" incecik ama dopdolu bir kitap mesela. Sonra çok sevdiğim yazar Aret Vartanyan'ın "Çırılçıplak Aşk"ı da diğer kitapları gibi harikaydı. Tam olarak aradığım(ız) aşkı anlatmış. Sonra mesleğimle ilgili; Thomas Gordon'un "Etkili Öğretmenlik Eğitimi" kitabını okudum ve çok işlevsel buldum kitabı. Bu ay içinde de, velilerimle paylaşmak adına yazarın "Etkili Anne-Baba Eğitimi" kitabını okuyacağım. Şiir olarak da Haydar Ergülen'in daha önceleri başlayıp da yarım bıraktığım "Nar", Nilgün Marmara'nın "Daktiloya Çekilmiş Şiirler" ve İsmail Kılıçarslan'ın "Amerika Sen Busun"u okudum ve üçü de harika kitaplar türlerinde. Tiyatro oyunlarında; Şehir Tiyatrolarında "Cibali Karakolu" tek kelimeyle şahaneydi! Harika bir müzikaldi, İBB Şehir Tiyatrolarındaki ikinci en beğendiğim oyun oldu. Devlet Tiyatrolarında da "Profesyonel" muhteşemdi! Bir de "Muhteşem Gatsby" izlenmeli Devlet Tiyatrolarında. Oyunculukları çok etkilemese de oyunun genel havası ve dekoru çok iyiydi. Film olarak da "Neşeli Günler", "Cennetin Çocukları", "Kocan Kadar Konuş", "Herşeyin Teorisi" ve "Senden Nefret Etmemin 10 Sebebi" her filmkoliğin izlemesi gereken filmler diye düşünüyorum. "Senden Nefret Etmemin 10 Sebebi"nde başrolde Heath Ledger oynuyor ve müthiş bir oyunculuğu var filmde. Ayrıca çok çok çok sempatik. Film bittikten sonra, "Bu adamın diğer filmlerini de izlemeliyim mutlaka" diyerek filmografisini açtım ve bu kişinin "Kara Şövalye" filmindeki Joker olduğunu, 2008 yılında öldüğünü öğrendim :( O filmi izlemediğim için Joker karakterini kim oynuyor diye hiç düşünmemiştim. Öldüğünü öğrendiğimde içim bir tuhaf oldu.. Kendisini farklı farklı rollerde izlemeyi çok isterdim, bugün de doğum günüymüş.. Çok genç yaşta vefat etmiş, toprağı bol olsun..
Herkese iyi akşamlar, Nisan ayınız çok güzel geçsin inşallah :)

2 Nisan 2015 Perşembe

"Seni affediyorum, çünkü mükemmel değilsin."

Sizin de havanda su dövüyormuş gibi hissettiğiniz zamanlar oluyordur muhakkak. Anne-baba olarak, arkadaş olarak, sevgili olarak, öğretmen olarak, idareci olarak.. Hayatta, üzerimize giydiğimiz pek çok rolde bu hissi yaşıyoruz. Emeklerimizin boşa gidiyor olduğu duygusu.. Ya da o ilişkiden, verdiğimiz kadarını alamamak.. Hayatım boyunca bu hissi defalarca yaşadım. Çok kırıldığım zamanlarda aklımdan geçen tek cümle: "Ben sen olsam, sana böyle davranmazdım/sana bunu söylemezdim." oluyordu, sadece o kadar. Onlarsa her seferinde hep haklı olduklarını iddia edip olaydan sıyrılma yoluna gittiler, benim ne hissettiğim kimsenin umrunda değildi. Hepsinde de bir şekilde kabullendim, her insanın apayrı bir dünya olduğunun farkına vardım, fazla beklentiye girmedim kimseyle ilgili.. Şu sıralar da, sıklıkla mesleğimde yaşıyorum bu negatif duygudurumunu. 3 yıldır, hiç bu dönemki kadar zorlandığımı hatırlamıyorum. En toy zamanlarımda bile daha güçlüydüm sanki. Daha ümitliydim gelecek nesilden. Neden/nasıl oluyor bilmiyorum ama her gün birsürü öğrencim tarafından olumsuz anlamda şoka uğruyorum. Hiç ummadığım öğrencilerimin, kendilerine yakıştıramadığım hatalar yaptığını görüyorum. Biri hakkında iyi niyet beslemek saflık oluyor bir süre sonra. Şimdiki gençler; aşka, dostluğa, aileye, vicdana, başarıya, sorumluluk almaya, dürüstlüğe, bilgiye değer vermiyorlar, bütün bunlar önemsiz şeyler onlar için.. Bazen öyle şeylere şahit oluyorum ki, ben utanıyorum onların yerine, oturup zırıl zırıl ağlıyorum, elimden başka bir şey gelmiyor.. Yıpranıyorum, yoruluyorum, üzülüyorum ama bir şey değişmiyor.. Söylediklerimiz, yaptıklarımız boşa gidiyor diye vaz mı geçeceğiz peki çabalamaktan? Tabii ki hayır. Peygamber Efendimiz bile Ebu Cehil'in ayağına kaç kere gitmiş.. Biz yine de sabırla anlatmaya, yol göstermeye, örnek olmaya devam edeceğiz. Bilen bilir, "Mary" benim en sevdiğim film karakteridir. Max mektubunda Mary'ye ne diyordu: "Seni affediyorum, çünkü mükemmel değilsin." Evet, hiçbirimiz mükemmel değiliz.. Öyleyse, yola devam.. :)